Sosyal medya algoritmaları, kullanıcıların platformda geçirdikleri zamanı optimize etmeye çalışmakta, kullanıcıların ilgi alanları, geçmiş etkileşimleri, beğenileri ve paylaşımlarını analiz ederek, içerik önerileri yapmaktadır. Örneğin, bir kullanıcı belirli türde haberleri veya video içeriklerini sıkça tıklıyorsa, algoritma benzer içerikleri önerme eğiliminde olmaktadır. Algoritmalar, içeriği gösterme sırasını belirlerken de etkileşim odaklıdır. Yani, bir içeriğin ne kadar beğenilip, yorum yapıldığı veya paylaşıldığı algoritmanın dikkate aldığı faktörler arasında yer almaktadır. Bu durum, kullanıcıların daha fazla etkileşim gösterdikleri içeriklerin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamaya yardımcı olmaktadır. Ayrıca algoritmalar, kullanıcıların platformda daha fazla zaman geçirmelerini teşvik etmek için tasarlandığı için kullanıcıların ilgi alanlarına göre özelleştirilmiş içerikler sunarak, sürekli yeni ve ilginç içerikler keşfetmelerini sağlamayı hedeflemektedir.
Özetle, algoritmalar aşağıdaki maddelere göre şekillenmektedir:
- Kimi takip ediyorsunuz?
- İçeriği kiminle paylaşıyorsunuz?
- Etkileşimde bulunduğunuz gönderiler ve videolar neler?
- Belirli videoları izlemek için ne kadar zaman harcıyorsunuz?
- Kaydırırken belirli bir içerik üzerinde ne kadar zaman geçiriyorsunuz?
- Bir gönderinin veya videonun popülaritesi nasıl?
Çocuklar için sosyal medya kullanımının potansiyel riskleri ise algoritmaların işleyişi ve içerik sunumundaki etkisiyle doğrudan ilişkilidir. Bu algoritmalar çocukların da eğlenceli ve ilgi çekici içerikler bulmalarına yardımcı olabilmekte fakat çocukları yanlış bilgi, şiddet içerikli, müstehcen videolar veya olumsuz öz imajı teşvik eden paylaşımlar gibi kendi başlarına başa çıkmaya hazır olmadıkları içeriklere de maruz bırakabilmektedir. Bu riskler, ebeveynlerin ve eğitimcilerin sosyal medya algoritmalarının ne olduğunu, nasıl çalıştığını bilmelerini, çocukların sosyal medya kullanımını denetlemelerini, sınırlamalar koymalarını ve dijital okuryazarlık konusunda bilinçlendirmelerini gerektirmektedir.
Algoritmaların Çocuklar İçin Potansiyel Riskleri
Sosyal medya algoritmaları, kullanıcıların geçmiş etkileşimlerine ve ilgi alanlarına göre içerik önerileri sunmaktadır. Böylelikle çocukların sadece ilgilendikleri içeriklerle karşılaşmalarını sağlayabilmekte fakat aynı zamanda sürekli aynı türde içeriklere maruz kalma, farklı perspektifleri görmelerini engelleyebilmektedir. Örneğin, bir çocuk belirli bir politik görüş veya ideolojiye doğru yönlendirilebilmekte ve bu durum, onun dünya görüşünü daraltabilmekte, düşünce çeşitliliğini etkileyebilmektedir.
Çocuklar büyümeye başladıkça ve gelişim gösterdikçe dürtüsel olma olasılıkları daha yüksektir. Ergenlik süresince beynin en şekillendirici olan bölümü prefrontal korteks düşünme, planlama, dikkat ve duygusal kontrol gibi karmaşık bilişsel işlevlerin yönetiminden sorumludur. Erken ergenlik döneminde de henüz prefrontal korteksin tam olarak gelişmemiş olması, riskli davranışlara açık hale getirebilmekte, bu dönemde beyindeki dopamin ve serotonin seviyeleri değişebilmekte bu da risk alma davranışları gibi belirli davranışların artmasına yol açabilmektedir. Sosyal medya kullanımı ve algoritmaları, bu becerilerin geliştirmesini etkileyebilmekte, sürekli olarak hızlı ve ödüllendirici tepkiler verilen platformlar, ergenlerin dürtüselliklerini artırabilmekte ve uzun vadeli sonuçları göz ardı etme eğiliminde olmalarına neden olabilmektedir. Sosyal medya platformları, kullanıcıların dikkatini çekmek ve platformda daha fazla zaman geçirmelerini sağlamak için dopamin ödül döngüsünü kullanmaktadır. Yani, kullanıcılar beğeniler, yorumlar veya paylaşımlar aldıklarında dopamin salgılarlar ve bu sürekli ödüllendirme, özellikle ergenlik dönemindeki gençlerde dürtüsellik ve risk alma eğilimini artırabilmektedir. Ayrıca, sürekli olarak bildirimleri kontrol etme, gönderi paylaşma ve akışlarında saatlerce gezinme zorunluluğu da hissettirebilmektedir.
Algoritmalar kullanıcılara beğendikleri şeyleri daha çok gösterdiğinden, çocukların akışı olumsuz içeriklerle dolabilmektedir. Örneğin, çocuğun gerçekten ilgi duyduğu bir oyun varsa ve tüm arkadaşları bu oyunu oynuyorsa, sosyal medyada da bu oyunla ilgili birkaç hesap takip edebilmektedir. Platform da çocuğun henüz takip etmediği başka hesaplardan oyunla ilgili daha fazla video ve içerik önermeye başlamaktadır. Sürecin devamında bu hesaplardan şiddet içerikli oyunların içerikleri paylaşılmaya devam edilebilmekte ve çocuk duyduğu merak ile bu videoları izlemeye başlayabilmektedir. Algoritma öyle bir işlemektedir ki daha da fazla aynı tarzda içerikler gelmeye devam etmektedir. Yani, çocuk daha bu içeriklerle nasıl başa çıkacağını bilmeden sürekli bir akışın içinde kendini bulabilmektedir.
Çocuklar için çeşitli potansiyel riskler bulunmaktadır. Bu riskler başlıklar halinde şu şekilde sıralanabilir:
Bilgi Akışı: Algoritmalar, kullanıcıların ilgisini çekebilecek veya duygusal tepki verebilecekleri içerikleri öne çıkararak çocukların doğru bilgiye erişimini zorlaştırabilmekte ve manipülatif içeriklerle karşılaşma riskini artırabilmektedir. Özellikle yanlış bilgiler veya aşırı duygusal içerikler çocuklar üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir.
Kişisel Veri Gizliliği: Çocuklar genellikle kişisel bilgilerini sosyal medya platformlarıyla paylaşabilmektedirler. Algoritmalar, bu bilgileri toplamakta ve reklam verenlere veya üçüncü şahıslara sunabilmektedir. Bu durum, çocukların gizliliğini tehlikeye atabilmekte ve istenmeyen mesajlara maruz kalma riskini artırabilmektedir.
Bağımlılık ve Zaman Yönetimi: Sosyal medya platformları, kullanıcıların dikkatini ve zamanını çekmek için optimize edildiği için çocuklar, sürekli içerik tüketimi ve etkileşimde bulunma konusunda bağımlılık geliştirebilmektedir. Bu durum, akademik performanslarını ve gerçek dünya ilişkilerini olumsuz etkileyebilmektedir.
Zihinsel Sağlık: Sosyal medya, çocukların kendilerini başkalarıyla karşılaştırmalarına ve olumsuz duygular geliştirmelerine yol açabilmektedir. Algoritmalar, bazen kullanıcıları daha tartışmalı içeriklere yönlendirebilmekte bu da çocukların psikolojik sağlıklarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Potansiyel Risklere Karşı Ebeveynlere Tavsiyeler
Ebeveynlerin, çocukları üzerindeki etkilerini en aza indirmek için aktif bir rol alabileceği öneriler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Sık Sık İletişim Kurun: Çocuklarınızla algoritmaların nasıl çalıştığı ve gördükleri bir hesap veya gönderinin onları kötü hissettirdikleri durumda ne yapmaları gerektiği hakkında konuşmak önemlidir. Düzenli olarak çocuklarla birlikte sosyal medya akışlarını inceleyin, kimleri takip ettikleri ve algoritmalarının onlara ne önerdiği hakkında konuşun. Ayrıca, çocuğun algoritmasını belirli hesapları takipten çıkarmasına, faydalı ve daha uygun konularla ilgilenmesine yardımcı olunabilir.
Güvenlik Ayarlarını Kullanın: Bazı sosyal medya platformları küçük yaştaki çocuklar için ekstra güvenlik ayarlarına ve ebeveyn denetimlerine sahiptir. Kullanabilmek için için gerekli denetimler yapılabilir.
Ekran Sürelerini Sınırlayın: Sosyal medyanın zararlı etkilerini en aza indirmenin en iyi yollarından biri çocukların sosyal medyada geçirdiği zamanı sınırlamaktır. Çocuğunuzla sosyal medyayı sınırlamak için bir plan yapın ve evde ekransız alanlar belirleyin.
Çocuklar genellikle sosyal medyanın içsel işleyişini ve algoritmaların nasıl çalıştığını anlamazlar. Bu durum da onların platformlarda karşılaştıkları içerikleri eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmelerini zorlaştırabilmektedir. Dijital okuryazarlık eksikliği, çocukların manipülatif veya zararlı içeriklere daha açık hale gelmelerine yol açabilmektedir.
Sonuç olarak; algoritmaların çocuklar için sorunlu hale gelmesi, özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya çıkan birçok faktörden kaynaklanmaktadır. Bu sorunlar, ebeveynlerin, eğitimcilerin ve sosyal medya platformlarının daha bilinçli ve denetimli bir kullanım sağlamak adına birlikte çalışmalarını gerektirmektedir. Çocukların dijital okuryazarlıklarını geliştirmek ve sosyal medya kullanımını denetlemek, bu potansiyel risklerin azaltılmasında atılacak önemli adımlardır. Çocukların ve gençlerin dijital okuryazarlık becerilerini geliştirmeleri önemli olmakla birlikte ebeveynler ve eğitimcilerin, sosyal medya kullanımını denetleme ve destekleme konusunda aktif rol almaları gerekmektedir.